bugün
yenile
    1. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      iç güzellik denilince niyeyse aklıma hep bayramda misafirlere uzatılan şeker kasesi geliyor. içinde birbirinden süslü ambalajları olan şekerler. paketleri renk renk, desen desen, benek benek... kimisi ışıltılı bir renge sahip, kimisi ise uzaktan bile ilgi çeken metalik bir tona. gün sonunda kase neredeyse boşalır, tüm o gösterişli ambalajlarıyla ilgiyi üzerlerine çeken ve acaba “güzel midir?” düşüncesiyle bir hevesle yenilen şekerler tek tek eksilir. geriyeyse ilgi çekmeyen, sade bir kabuktan bile nasibini alamamış şeffaf naylona sarılmış ve kimsenin yüzüne bakmadığı bonibonlar kalır. belki o kasedeki süslü görünüşe sahip olanlar büyük bir beklentiyle yenmiş ama hiçbir lezzet alınamamış ve damağa hitap etmemiş olabilir. bazıları da tam tersi; yiyen kişide enfes bir tat bırakmış, adeta damağına kazınmıştır. o ötelenip burun kıvrılan bonibonlarda ise belki kimsenin tahmin bile edemeyeceği eşi benzeri bulunmayan bir lezzet vardır ama kasede sadece kendi türevlerinin kalmasından anlaşılacağı üzere, çoktan kaybetmişlerdir zaten. iç güzellik de aynen böyle bir şey işte. eğer insanların gözüne hitap etmiyorsanız kalbiniz ne kadar güzel olursa olsun, parlak fikirleriniz ne kadar aydınlatıcı olursa olsun ve ne kadar erdemli bir insan olursanız olun; o şekerler gibi kaybetmeye mahkum olup ikinci bir seçenek olmaktan kurtulamıyorsunuz. o yüzden dış güzelliğin yanında ruh güzelliğinin pek bir önemi kalmamış oluyor. belki abarttığım düşünülebilir. öyleyse niye sarışın kadınların işe alınma oranı daha fazla? niye güzelseniz insanlar size daha fazla yardım ediyor? bebekler niye çirkin gördükleri bir insana gitmek yerine güzel gördükleri bir insana güveniyor?